Sayı 2 – Editörün notu

TATLI 60`lar

Bu sayı, Red Thread e-dergisi ile TATLI 60’lar projesinin işbirliği sonucunda hazırlandı. Red Thread; gözden uzak kalmış bölgelerin 1960’larda geçirdiği devrimi güncel sanat perspektifinden ve teorik açıdan mercek altına alan ve ilgili kişi ve kurumların işbirliğiyle geniş bir uluslararası ağ oluşturan uzun vadeli, deneysel ve bilimsel bir araştırma, eğitim ve küratörlük projesi olan TATLI 60’lar için teorik bir platform sağladı.

Karşılaştırmalı bir analiz yapan ve 60 ve 70’lerin sanat, kültür ve toplumlarında görülen tarihsel gelişmeleri bir bağlama oturtarak günümüzdeki sosyopolitik ve kültürel durumlara etkilerini araştıran TATLI 60’lar projesinin, küratörlük ve sanat çalışmalarındaki odağı, “ideoloji sonrası toplumlar”dır (Sovyet dönemi sonrasındaki, sosyalizm sonrasındaki ülkeler, Doğu Avrupa, Ortadoğu, Batı ve Orta Asya ile Kuzey Afrika ülkeleri ve ikinci adımda, Çin ve Latin Amerika).

60’larda küresel kültürü etkisi altına alan ve henüz hâlâ tam anlamıyla gün ışığına çıkmamış değişim ile birlikte, bu değişimin, devrimci döneme dair tarihi incelemelerde göz ardı edilen ülkelerdeki etkileri ve “Prag Hattı” ötesinde gelişen durumlar projenin ana odağını oluşturmaktadır. Genel algıda, 60’lar hâlâ Batı kültürü ile ilişkilendirilmektedir ve “periferi”de yahut “kenarda kalmış” bölgelerde Batı’daki süreçlerin biçimsel ve bölük pörçük kopyalarına rastlandığı düşünülmektedir.

Jeopolitik ve sosyokültürel bağlamların farklılığına rağmen, Batı Asya, Ortadoğu, Güney Kafkaslar ve (Arap dünyası da dahil olmak üzere) Kuzey Afrika’daki ülkelerde 60’ların ortalarından beri süregelen siyasi, sosyal ve kültürel süreçler, birbirleriyle yakından ilişkili olmuştur ve hem bölgesel, hem de küresel açıdan sonraki gelişmelerin şekillenmesinde ciddi rol oynamıştır. Söz konusu dönemde inşa edilmiş siyasi, toplumsal ve kültürel paradigma ve kurguların altında yatan anlayışın ve yol açtığı etkilerin izlerini günümüzde de sürmek mümkündür. Aynı zamanda bugün bu “isyan coşkusuyla” dolup taşmış devrin kültürleştirilmesine ve estetize edilmesine tanık olmaktayız.

Proje; toplumsal, kültürel, siyasi ve ekonomik alanlardaki (toplumsal/siyasi hareketler ile mimari, edebiyat, görsel sanatlar, sinema, popüler kültür, kitle kültürü ve alt kültürdeki vs. başlıca çalışma ve trendler gibi) önemli sembol, ifade ve gelişmeleri (güncel sanat perspektifinden ve eleştirel yaklaşımlarla) karşılaştırmalı bir şekilde analiz ederek, bu çalkantılı dönem açısından söz konusu ülkelerdeki fark ve benzerlikleri incelemektedir.

60’ların başında, o dönem periferi veya taşra olarak görülen pek çok sanat çevresine ve atölyelere umutlu bir modernizm ruhu ulaşmıştı. Stalinist gerçekçilik diktası boyunca tırmanan varoluşsal korkularla birlikte, Sovyet Bloğu diye adlandırılan bölgede daha 1956 yılında bile karşı tepkiler görülmeye başlamış, sonuç olarak da aşırı öznellik yeniden filizlenmişti. Batı ve Orta Asya’nın yanı sıra, Arap Dünyası ile Kuzey ve Orta Afrika’daki totaliter ve kolonyal sanat çevrelerinde ortaya çıkan yeni grup ve görüşler, uluslararası geç modernist evrenselci sanat ruhuna katıldılar ve kinetik objeleri, ışık yerleştirmeleri ve yapısal-geometrik soyutlamalarıyla kendilerini yeniden uluslararası kanonun bir parçası olarak görebildiler. Savaştan sonraki ikinci on yıllık dönemde, Demir Perde’nin her iki yanından ve eski kolonilerden bir kuşak neokonstrüktivist sanatçı bir tür uluslararası birlik oluşturmuştu.

Söz konusu dönemde, baskıcı atmosferin etkisinin azalması sanatsal ifadeyi özgürleştirmiş, estetik çalışmalar için de yeni bir yaklaşımın yolunu açmıştır. Neokonstrüktif modernizm, yeni soyutlama, bir devrin kapanışını simgelemekle kalmamış, bir açıdan baskı mekanizması işlevi de görmüştür: yeni modernizm; fordizm, sosyalizm ile onların toplumsal modernizasyon modellerinin hata ve kusurlarının da telafisiydi; kitle kültürünü ve kültürün rutin nesnelerini eleştirmiş, sanat çalışmalarını formu temel alan soyut bir uzama taşımış ve Soğuk Savaş dönemi dünyasının birleşme noktası olmuştu. Neo-avangardlar dönemi dünyanın dört bir yanında etkiler bırakmıştır. Oysa günümüzde kanonu oluşturan hâlâ, merkezde yer almış neo-avangardlardır.

Günümüzde kabul gören egemen anlatıların ve tarihi kanonların aksine, proje, 60’lardaki süreçleri, tekil bir patlamanın dünyanın diğer bölgelerinde yankı bulması olarak değerlendirmemekte; küresel ölçekte yaşanmış ve farklı radikal sosyopolitik ve kültürel süreçlerin gelişmesine bağlı olarak dünyanın her köşesinde paralel moderniteler oluşmasına yol açmış genel bir sosyokültürel, siyasi ve ekonomik durum olarak görmektedir.

Red Thread Editorial Board

İngilizceden çeviren: Gülin Ekinci

www.eurocult.org

En son makaleler
Didem Pekün

Kor ve Ateş Yılları

Tülay German’ın hikâyesini İngiletere’deyken bir arkadaşımın Türkiye’den getirdiği bir CD ve kitapçığı sayesinde keşfettim. CD kitapçığı German’ın hikâyesini anlatıyordu, CD ise German’ın rengârenk müzikal geçmişini yansıtan bir toplamaydı. Bu CD’yle uzun yıllar geçirdim. Türkiye’ye döndüğümde German’ın Türkiye politikasından etkilenerek Fransa-Türkiye arasında gidip gelen yaşam öyküsünü ele alan otobiyografisini okudum. Pek tabii Erdem Buri’yle olan aşkları ... Read more

Toni Maraini

Yenilenmenin Kara Güneşi

Souffles dergisi, 60'larda modern Fas kültürüne önemli katkıda bulundu. Bilhassa edebiyat, sanat ve kültür alanındaki ürünleriyle dikkat topladı ve doğumundan itibaren, önde gelen bazı şair, sanatçı ve entelektüellerin ilgisini çekti.

Ceren Ünlü

Nadire Mater ile Söyleşi

Nadire Mater, Sokak Güzeldir: 68'de Ne Oldu? (Metis, 2009) kitabında tanıklıklara başvurarak, Türkiye 68'inin gerçekçi bir anlatısını yaratmayı amaçlıyor.

Yuliya Sorokina, Ulan Djaparov

60’lar Deneyimine Dönüş: Yuliya Sorokina (Almatı) ile Ulan Djaparov (Bişkek) Arasındaki Bir Tartışma

Ebeveynlerimizin kuşağı, yerel modernliğin sinir merkezini bulma konusunda başarılı oldu. Tüm bu insanlar, keşfin sınırında bulunuyordu. Uluslararası bağlam birdenbire yerel nüanslar barındıran ama marjinallikten uzak, yeni bir şeye dönüştü. Daha sonra bu kayboldu ve şimdi ayaklar altında çiğneniyor.

Orhan Koçak

Melih Cevdet: İkinci Yeni’den Sonra

"Yaşantı" ve "deneyim" - çoğu zaman aynı anlamda kullanılan bu sözcükler, Türk kültürü için oldukça yeni bir kavrama işaret eder. Yakın zamanlara, 1950'lere kadar, Türkler'in yaşantıları değil, hayatları ya da ömürleri vardı. Tecrübeleri vardı. Önemli tarih, 1959'dur.

Hrach Bayadyan

Çelişkili 60’lar: İmparatorluk ve Kültürel Direniş

Tüm 19. yüzyıl boyunca Rusya'nın Türkiye ile olan ve çoğunlukla da savaş alanında cereyan eden ilişkileri Rusya için hayati önem taşıyordu. Rusların Batılı kavramları kullanarak kendi kimliklerini yeniden tanımlamaya, kendilerini Batılı anlamda modernleşen bir ulus olarak, Avrupa'nın parçası olan bir ülke olarak göstermeye çalıştıkları bir dönemdi bu.

Emin Alper

1968: Küresel mi Yerel mi?

Devrimci hareketlerin beklenmedik bir biçimde ulusal sınırları aşarak küreselleştiği üç önemli tarihsel momentten bahsedilebilir: 1848, 1968 ve 1989.

Ruben Arevshatyan

Kolektif Hafızadaki Boşluklar veya Yerevan’ın Kentsel Uzamının 60’lardaki Dönüşümü

Sovyetlerin 60'lı yıllarına bugünden baktığımızda, karşımıza son derece bol miktarda bilgi, görüntü, kişi ve anlatı, ayrıca bunlara dair yorumlar çıksa da, (hem Sovyet döneminde hem Sovyet sonrası dönemde) politik ve kültürel paradigmadaki değişimlerle bağlantılı pek az sayıda incelikli yeniden değerlendirme yapılmıştır.

Klaus Ronneberger, Georg Schöllhammer

Anıtsal ve Minimal Mekân: Mimarlıkta ve Şehir Planlamacılığında Sovyet Modernizmine Giriş

Avusturya'da konuyla ilgili kişiler Rus Konstrüktivizmi ve Stalinist mimariye yeterince aşinadır, ancak savaş sonrası dönem Sovyet modernizmi konusundaki bilgi birikimi hâlâ sınırlıdır. Bu durum, özellikle periferi bölgelerinde şehir planlamacılığı alanında geçerlidir.

Matko Meštrović

İnsanileşmenin Bir Koşulu Olarak Bilimselleşme

Modern bilimsel sosyalizm toplumsal hareketleri ve dönüşümleri bilimsel temellere dayandırma gereksinime dair farklındalığı zaten geliştirmektedir, bu her zaman en güçlü silahı olmuştur.

Daho Djerbal

Tatlı 60lar: Halkların Kurtuluşu ve Bireylerin Özgürlüğü Arasında, ya da Kendini Temsil Etmenin Zorluğu

Sömürge travması ve sonuçları üzerinde çalışmış psikologlar ve psikanalistlere göre sömürgeci şiddeti ve bunun farklı miraslarının tanımlayıcı özelliği "sahipsizleştirme ve kendi dilinden, tarihinden ve kültüründen mahrum bırakmadır".

Sohrab Mahdavi

60’ların Anlatıları

O on yılın İranlı görsel sanatçısı açısından temel kaygı hep iki uçlu oldu: Düzen karşıtlığı, isyankarlık ve gelenekten kopuş talep eden bir çağda nasıl modern olunur ve aynı zamanda kökeni hep başka yerlerde olmuş olan Batı sanatı idealine yetişme baskısını azaltmanın tek yolu olarak ayrıksı bir kimlik nasıl korunur.

Branislav Dimitrijević

“Sonradan Gelen Her Zaman Gelecek Değildir” (“Yugoslavya (sonrası) sanatında siyasal pratikler” projesi üzerine bazı düşünümler)

YSFC araştırmaları konusunda üniversite sistemi içinde herhangi bir ilgi mevcut olmayınca (güncel sanat ve eleştirel kuram alanından gelen) bir gurup bağımsız örgüt "Yugoslavya (-sonrası) sanatındaki siyasi pratikler"i yeniden düşünmek üzere geniş ölçekli bir projeye giriştiler ve arayışı proje başlığına da açıkça yansıttılar.

Olga Bryukhovetska

(Ukrayna) Milliyetçiliği Hakkında Bilmek İsteyip Lenin’e Sormaya Çekindiğiniz Her Şey

Bundan birkaç yıl önce ulusal kanallardan birinde formatı dışarıdan ihraç edilen Büyük Ukraynalılar adlı bir TV programı gösteriliyordu. Programın ardında yatan fikir çok basitti: Tüm ulus (yani bu örnekte TV izleyicileri tarafından temsil edilen grup), o ulusun en önemli tarihi kişilerini seçiyordu.

Keti Chukhrov

Sovyet 60’ları: Projenin Sona Ermesinden Hemen Önce

Sovyet 60'ları çok çelişkili bir anlatılar manzumesi sunar. 60'lar bir taraftan meşhur Yumuşama'nın [Thaw] gerçekleştiği ve Sovyet ütopyasının atılımına yönelik siyasal beklentilerin olduğu bir dönemdi.