Sayı 5: Geert Lovink’le Söyleşi

Venedik, 10 Mayıs 2019
Red Thread adına sorular: Vlidi
 

Red Thread: 2019 tarihli kitabın “Sad By Design” (Mutsuzluğu Tasarımından), dünyanın bugün içinde bulunduğu durumun genel anlamı ve özel olarak da medya teknolojilerinin, gerçekliğin belirli bir imgesini ve bizim ona katılım biçimimizi şekillendirmek üzere, nasıl yaratıldığı ve hayata geçirildiği hakkında. Şu anki siyasi manzarayı nasıl görüyorsun?

Geert Lovink: Doğası gereği bölgesel olan bu yeni otoriteryenizm biçimleri aracılığıyla çok kutuplu dünya benzeri bir durumun ortaya çıktığına dair birçok kanıt görüyoruz. Bu İmparatorluk’un yeni bir şekli, bir değil çok merkezli, o yüzden de Soğuk Savaş siyasetleriyle tamamıyla alakasız. Soğuk Savaş’ın mirası da yöntemleri de artık tarih olmuş durumda.

Bu tip bölgesel ihtirasları ilerletmek için, her bir yönetici sınıfın kendi etki alanını gittikçe artan bir sıkılıkta elinde tutması gerekiyor. Ağ bağlantılı bir bölgeselliği oluşturmaya odaklanması da mümkün değil, çünkü her seferinde dış güçler tarafından sabote edilecek, nitekim hepsi kendi ülkesinde ipleri sıkı tutmayı yeğliyor. Öte yandan bu büyük bölgesel güçlerin 21. yüzyılda yönetim araçları bakımından kapsamlı bir plana henüz sahip olmadığını görüyorum.

RT: Sosyal medyanın günümüz toplumunun hemen her cephesinde gittikçe artan etkisinden bahsedecek olursak, dünyanın bu kısmındaki gelişmeleri yorumluyorsun?

GL: Bunlar özellikle sözde ulusal güvenlik duvarları (firewalls) içinde oluyor. Bazı devletler ulusal sosyal medya platformları benzeri şeyler sunacaklarını ima ediyorlar; orijinal Silikon Vadisi ya da bu servislerin Çin versiyonlarına göre en baştan işe girişerek. Fakat bunların gerçekleştiği ve bu ikamelerin kritik bir kitleye ulaşıp ulaşmadığı hakkında herhangi bir gerçek değerlendirme yok. Şu an itibarıyla elimizdekinin sadece bir halkla ilişkiler savaşı olduğunu ve bugünün halkla ilişkiler savaşlarının enformasyon alt katmanına ya da siber mücadeleye sahip olduğunu anlamalıyız. Siber savaşta örneğin ulusal arama motoru veya e-posta servisinin – açıkça Gmail’in ulusal formu olarak tanımlanan – duyurulması bir sis perdesi işlevi de görebilir, gerçek de olabilir. Şu anda bir sonuç çıkarmak zor. Ondan sonra uzunca bir süre ses çıkmaması bir şey demek olabilir de olmayabilir de; bu konuyu fazlaca alaya almamak akıllıca olur. Öte yandan bu iki durumu birbirinden ayıramıyor olmamızın bir anlamı var. Bu oryantasyon eksikliği, güvensizlik ve belirsizlik yaratmanın yeni biçimleri için zemin sağlıyor.

Mutsuzluğu Tasarımında” Makalesi İçin

RT: Hem kamusal hem de özel söylemde ortaya sürülen yönsüzlüğü ve güvensizliği dile getirdiğinde, “alt-right” adı verilen hareketteki yükseliş olgusuna mı atıfta bulunuyorsun? Medya açısından bu yeni sağ oldukça tutarsız ve iki kutuplu bir görünüm sergiliyor. İktidara doğru tırmandıkları hemen her yerde daha fazla medya deregülasyonu talep ediyorlar, sağın iktidarı ele geçirdiği yerlerdeyse mümkün olan en sert medya düzenlemelerine başvuruyorlar. Şu kadar basit mi “sosyal medyayı iktidara gelmek için kullanacağız ve geldiğimizde diğer herkesin kullanmasını engelleyeceğiz”? Böylesi bir “kullan at popülizm” belki tamamıyla pragmatik düzeyde bir anlam taşıyor olabilir, ama ideolojik bir paradoksu da temsil etmiyor mu, ya da sen nasıl görüyorsun?

GL: Bugün süregiden kavgaların çoğu doğru Gramsci’yi kimin sahiplendiği, bu hegemonyacı iddiaların mümkün olan en iyi şekilde nasıl öne sürüleceğini kimin anladığı etrafında dönüyor. Aslında ilk başta mesele, solun ya da kim yapabilecekse onun, en azından kısmen iktidarı ve yönetimi ele geçirmesi için, geçmişte “halk cephesi” adı verilen türden bir oluşumun, tarihsel koalisyonun ya da İtalyan dağarcığında “tarihsel uzlaşma”nın nasıl kurulacağı idi. Ama günümüzde bu mantık bütünüyle asimile edildi ve özelleştirildi, Gramsci’yi kendine göre okuyan sağ popülizm tarafından sahiplenildi. O yüzden soruna cevap vermek güç…

Aslında bunu bana sormak yerine Steve Bannon’a danışman gerekirdi çünkü kendisi açıkça bu paradoksun içine yerleşti. Onun adına neden ben cevap vereyim? Kendisi kamuya açık olarak, bu paradoks hakkında düşünüyor ve felsefe yapıyor. İnsanların şunu anlaması gerekiyor, Bannon her iki düzeyde, her iki yönde çalışıyor ve bunlar oldukça belirgin paradokslar. Peter Thiel açıklamalarında bu ayan beyan paradokslar hakkında son derece sarih konuşan bir diğer kişi. Günümüz dünyasına dair diyalektik ve ikilikler hakkında düşünebilme kabiliyetlerini asla azımsamamalıyız.

RT: Buradan nasıl devam edeceğiz, ilerici fikirleri nasıl tekrar işleyişe geçirebilir ve kamusal söyleme dahil edebiliriz? Bu meseleyle ilgili en aktif olanlar sanatçılar, akademisyenler ve benzeri gruplar olacaktır, sendika liderleri ya da deneyimli aktivistler değil. Ancak bu ilerlemeci çabanın çoğunlukla geniş çaplı etki yaratmanın uzağında kaldığı görülüyor. Sanat neleri daha iyi ya da daha fazla yapabilir/yapmalı?

GL: Sanatsal stratejilerin çoğu bu konuda pek başarılı değil çünkü sembolik jestlerden oluşuyorlar. Araştırmacı gazetecilerin yaptığı gibi belgelerle çalışmaya dayalı gerçek işlere gelince bunları hakiki uzmanlara bırakmamız gerek. İhtiyaç duydukları şey bizim desteğimiz; çevrelerinde bir çeşit kalkan oluşturabiliriz, bir tür çerçeve, işlerini yapabilmeleri için kavramsal, estetik, teknik çerçeve.

O yüzden lütfen gerçek şeylerle ilgilenin. Yazı yazmayı ya da sanat yapmayı bırakmamalısınız ancak sembolik jestler üzerine biraz daha az düşünmek iyi olacaktır. Birçok sanatçı haritalandırma, görselleştirme ve mem üretimi işlerine girişebilir. Yapılabilecek çok şey var, video podcast’lerinden dijital yayıncılığa dek. Ayrıca ağ örgütler var; bu çeşit işler açısından uluslararası destek sistemlerine bakmak faydalı olacaktır.

RT: Sembolik jestler ya da edimler yine de önemli olabilir; tahayyül edilebilecek bütün kelimelerin halihazırda duvarları kapladığı (ki bu da başka bir sorun, kelimeleri anlamsızlaştıran) Batı’dan farklı olarak, başka bir yerde tek bir kelime çok büyük önem taşıyabilir. Belki bir devrim başlatabilir ama daha sıkça rastlandığı gibi insanları hapse yollayabilir, ya da daha kötüsüne.

GL: O zaman belki de görevimiz duvardaki o bir tek kelimenin etrafında koruma kalkanı oluşturmaktır. Böylelikle azami etkiyi yaratabilir.

RT: Peki bu durumdan çıkmak için ne gerekiyor, nasıl örgütlenmeli? Daha güçlü liderlere mi, daha net anlaşılır programlara mı yoksa medyayı daha iyi kullanmaya mı ihtiyacımız var? Hepsi mi?

GL: Hayır. Kanımca ilk olarak, başka yerlerde Gökkuşağı Koalisyonu adı verilen oluşumun yerel ya da ulusal versiyonunun gerektiği anlayışına ihtiyacımız var. Ancak bu Gökkuşağı Koalisyonu bizim hoşlanmadığımız renkleri de içeriyor olacak. İşte sorun tam burada. Kitabıma ismini veren Mutsuzluğu Tasarımından metninin anlatmaya çalıştığı gibi, seçimin bizzat kendisinin tasarlanış şekli sorun. En azından bir süre daha mutsuz olmaya devam edeceğiz. Fakat bu tekno-mutsuzluktan öğrenilecek şeyler de var. Douglas Rushkoff’un terimini kullanacak olursak, radikal empati en yeni ve en etkili siyasi strateji olmayabilir ama oldukça güçlü bir jesttir. Radikal bakımı, öz bakımı örgütlemeli, bağımlılıkların üstesinden gelmeli ve yaşayan destek ağları yaratmalıyız, kendimiz ve başkaları için.

İngilizceden çeviri: Aslı Çetinkaya



En son makaleler
Zeyno Pekünlü, Ahmet Ersoy

Red Thread Sayı 5: Ahmet Ersoy ile mülâkat

Red Thread 5. Sayı söyleşilerinin bu bölümünde sayıya “Yenikapı’da Temaşa ve Algıların Fethi” başlıklı metniyle katkıda bulunan Ahmet Ersoy, çağdaş dünyada pandemi süreciyle yoğunlaşan toplumsal tecrit, yabancılaşma ve vasıfsızlaşmanın etkilerini inceliyor.

Zeyno Pekünlü, Jelena Vesić, Vladimir Jerić Vlidi

Red Thread Sayı 5: Jelena Vesić ve Vladimir Jerić Vlidi ile mülâkat

Red Thread 5. Sayı söyleşilerinin ilkinde sayının editörleri Jelena Vesić ve Vladimir Jerić Vlidi ile kapsamlı bir konuşmayı sunuyoruz. Sanatçı ve Red Thread yayın kurulu üyesi Zeyno Pekünlü tarafından yürütülen röportaj mevcut küresel medya düzenini, belirli jeopolitik konumları kapsıyor ve Red Thread 5. Sayı için seçilen metinlerle bağlantılar kuruyor.⁠ Düzenleyen Mert Sarısu.

Raja Shehadeh, Meltem Ahıska, Saygun Gökarıksel

Hukuk ve Hafıza: Yürümek, Sumud ve Filistin’in İşgaline Direnmenin Başka Yolları

Meltem Ahıska ve Saygun Gökarıksel'in Raja Shehadeh ile Mülakatı, 19 Ocak 2019.

Jonas Staal

Propaganda (Sanatı) Mücadelesi

İktidarın icra edilmesinin her farklı biçimi, gerçekliği kendi çıkarlarına göre inşa etmeyi amaçlar. Güncelin arenasını şekillendirmekte olan çakışan iddialar buradan doğar. Bu çok çeşitli propagandalar ve yaratmayı amaçladıkları gerçeklikler hangi görsel formlara bürünür? Propaganda (sanatı) mücadelesi, ne tür sanatsal morfolojilere ve kültürel anlatılara yol açar?

Jelena Vesić

Sansürlenmemiş Sansürcüler: “Kendine Mal Etme”nin Bugünkü Biçimi

Bu yazı, alternatif sağın kendi teknik ve teknolojilerini sergi gibi geleneksel medyaya taşıma çabalarını, 2016 yılında Sırbistan’da, Sırp İlerleme Partisi’nin (SNS) dönemin başbakanlık şimdininse başkanlık basın servisi tarafından düzenlenmiş gezici bir sergi olan Sansürlenmemiş Yalanlar çerçevesinde inceliyor.

Nükhet Sirman, Feyza Akınerdem

Hakikat Arayıcılarından Gücün Ustalarına: Hakikat sonrası Dünyada Televizyonda Yayınlanan Hikâyeler

Bu makalede, Türk televizyon dizilerinden Meryem’in bugünün siyasi dinamikleri üzerine düşünmenin bir yolu olarak okunması gerektiğini savunuyoruz. Bu okuma, dizinin makulleştirdiği ve arzulanır kıldığı karakter biçimlerine, bu karakterlerin içinde bulundukları mücadeleye ve bu mücadelenin onlara açtığı özne konumlarına dayanmaktadır.

Hazal Özvarış

Otoriterleşen AKP İktidarında Türkiye Medyasının Dönüşümü

Okuyucu ve gazetecilerin geleneksel medyadan sosyal medyaya kayışlarını ve buradaki sosyal ağ, haber siteleri ve dış basının ön plana çıkışları ile birlikte bunlara eşlik eden yeni iktidar kuşatmalarını analiz edeceğim.

Ana Teixeira Pinto

Paranoid İroninin Psikolojisi

Çevrimiçi forumlarda gelecekte ortaya çıkacak, kinci bir Yapay Zekâ (Artificial Intelligence, AI) figürü olarak tahayyül edilen Roko’nun Basiliski’nden yola çıkan Ana Teixeira Pinto, çevrimiçi etkileşimin tetiklediği ve görünürde paradoksal niteliğe sahip bir dizi görüşü beraberinde getiren psikolojik durumu, tümüyle paranoid ama aynı zamanda ironik biçimde mesafeli ruh halini çözümlemeye girişiyor.

Geert Lovink

Mutsuzluğu Tasarımından

Tabii ki mutsuzluk sosyal medyadan önce de vardı. Tabii ki akıllı telefonunuzdan uzak olsanız da hala moraliniz bozuk hissedebilirsiniz. Şimdilik mutsuzluğumuzu açıklamaya çalışırken, kapitalist yabancılaşma ve korkunç haletiruhiyemizden Silikon Vadisi’ni suçlamaya varan determinist girdaba hızlıca düşmemeye çalışalım.

Ahmet Ersoy

Yenikapı’da Temaşa ve Algıların Fethi

Aslında 19. yüzyılın sonlarından beri, Nietzsche’den Walter Benjamin’e kadar birçok düşünür modern Kapitalist dünyanın yarattığı sonsuz hareketlilikle, yoğun dolaşım ve tüketim trafiğiyle görme ve algı şekilleri üzerinde ne denli etkili olduğunu gözlemlemişlerdi.

Vilém Flusser, Miklós Peternák

Arşivlerden: Vilém Flusser – Teknik Devrim Hakkında 1988 Tarihli Röportaj

Birkaç yüzyıldır bildiğimiz üzere, dünyayı anlamak istiyorsak onu kelimelerle tasvir etmek yeterli olmuyor. Dünyayı hesaplamamız da gerekiyor. Böylece bilim sayılara, yani düşüncelerin imajlarına, daha çok başvurmaya başlıyor.

Red Thread Editorial Board

Sayı 5 – Editörün notu

Şu anda bulunduğumuz noktaya nasıl geldiğimiz hakkında söylenecek çok şey var. İncelenecek birçok gidişat, hesaba katılacak birçok yön değiştirme, olay, güncelleme, tarihi kopuş, düşünecek birçok son gelişme var. 2010’ların kültürünün (özellikle medya) çöküşünü incelemeye başladığımızda, her yer labirentine doğru uzanan ip henüz örülmemişti; ekonomiye, teknolojiye, siyasete, sanat ve eğitime doğru onu geri sarabiliyor, takip edebiliyorduk.